İKİ YÜZLÜLERİN İMPARATORLUĞU
Ne kadar acı değil mi iki yüzlülerin İmparatorluğu’mu olur. Kimse kendini kandırmasın, iki yüzlü insan kendini ele veriyor zaten. Bir zamanlar, ciddiyet kıymetliydi. Bilgi konuşur, suskunluk saygı görürdü. Şimdi? Ne yazık ki iki yüzlü insanların sesi yükseliyor, aklı başında insanların sesi kısılıyor. Ne söylediği değil nasıl iki yüzlülük yaptığı önemli artık.
Bir toplum düşünün: Yüzüne gülüp arkanızdan hançerleyenlerin, dürüstlük nutukları atarken ilk yalanı söyleyenlerin, erdemi dilinden düşürmeyip çıkarı uğruna her değeri çiğneyenlerin el üstünde tutulduğu bir toplum. Evet, o toplum biziz. İki yüzlülük artık bireysel bir karakter sorunu değil, adeta bir yaşam biçimi hâline geldi bazıları için.
İnsanlar öyle ustalaşmış ki bu ikiyüzlülük sanatında, kendilerini bile kandırıyorlar. Vicdanlarını susturmak için buldukları bahanelerle, doğrulara sırt çeviriyorlar. Herkesin dilinde “adalet”, “ahlak”, “dürüstlük” var ama eylemlere baktığınızda gördüğünüz tek şey çifte standart, riyakârlık ve sahtekârlık.
Sosyal medyada toplumsal duyarlılık timsali kesilenler, ekranı kapattıktan sonra komşusuna selam vermeye tenezzül etmiyor. Haksızlığa karşı yürüyenler, kendi çıkarı söz konusu olunca adaleti çiğniyor. Ne utanmaz bir çelişki bu!
İki yüzlüler sadece kendilerine zarar vermiyor; toplumun çürümesine zemin hazırlıyorlar. Gerçek samimiyetin sesi kısılıyor, dürüst insanların yolu kesiliyor. Çünkü dürüstlük bu düzende prim yapmaz; ikiyüzlülük ise terfi ettirir, alkışlatır, makamlara taşır. Ne acı değil mi?
Soruyorum: ikiyüzlülük bu kadar alkış tutarken, hangi yüzle dürüstlükten, ahlaktan, gelecekten söz edeceğiz? Trolü meşrulaştıran toplum, sonra neden çocuklarının örnek alacağı birini bulamıyor diye yakınıyor.
Artık bir tercih zamanı: Ya ikiyüzlü birilerini izlemeye devam edeceğiz ya da aklın, edebin ve vicdanın sesini yeniden yükselteceğiz. Çünkü bu sessizlik, bunlara cesaret veriyor.
Bu düzen böyle devam edemez. Artık ya aynaya bakıp kim olduğumuzu göreceğiz ya da bu iki yüzlü düzene alkış tutarak çöküşümüzü izlemeye devam edeceğiz. İkisi arasında bir seçim yapmak zorundayız. Çünkü gerçek yüzümüzle yaşamayı öğrenmezsek, maskeler arasında yok olup gideceğiz.
İki yüzlülük bir hastalıktır. Ve bu hastalığı ancak yüzleşme tedavi edebilir. Sorun şu: Kaç kişi aynaya bakacak cesarete sahip?